Managed SIEM Hizmeti: SIEM Seçimini Sağlayıcıya Bırakmak Ne Kadar Doğru?
Günümüzde birçok şirket, siber tehditlerle başa çıkabilmek ve uyumluluk gereksinimlerini karşılayabilmek için SIEM (Security Information and Event Management) çözümlerine yöneliyor. Ancak, SIEM çözümlerinin seçimi, kurulumu ve yönetimi büyük bir uzmanlık gerektirdiği için birçok işletme bu süreci dış kaynaklara devretmeyi tercih ediyor. Managed SIEM hizmeti, burada devreye giren en kritik çözümlerden biri. Ancak SIEM seçimini tamamen sağlayıcıya bırakmak doğru bir yaklaşım mı? Bu makalede, bu sorunun cevabını irdeleyip en doğru stratejileri inceleyeceğiz.
SIEM: Güvenlik Operasyonlarının Kalbi
SIEM platformları, bir şirketin tüm bilgi sistemlerinden gelen log ve olay verilerini toplayarak gerçek zamanlı analiz yapar, güvenlik tehditlerini tespit eder ve uyumluluk raporları sunar. SIEM çözümleri işletmelere önemli avantajlar sağlasa da, başarılı bir şekilde yönetilmesi yüksek teknik bilgi ve kaynak gerektirir. İşte bu noktada birçok şirket Managed SIEM sağlayıcılarına yönelir.
Ancak bazı şirketler, SIEM seçiminden yapılandırılmasına kadar her süreci hizmet sağlayıcıya bırakmayı tercih ediyor. Bu adım, birçok avantaj sunsa da stratejik ve operasyonel riskler de barındırıyor.
Managed SIEM Hizmeti Neden Tercih Ediliyor?
SIEM platformlarının yönetimi, özellikle karmaşık IT altyapısına sahip olan şirketler için zorlayıcı olabilir. Şirketler şu durumlarda Managed SIEM hizmeti alma eğilimindedir:
- Siber güvenlik uzmanı eksikliği: Şirketin kendi bünyesinde deneyimli SIEM yöneticilerinin olmaması.
- Maliyet baskısı: SIEM’in şirket içi yönetimi, lisans ve operasyonel maliyetleri artırabilir.
- Uyumluluk zorunlulukları: Özellikle finans ve sağlık sektöründe regülasyonlarla uyumlu kalmak için 7/24 izleme gereklidir.
- Olaylara hızlı müdahale: Yönetilen SIEM hizmetleri, güvenlik olaylarına daha hızlı yanıt verebilir.
Peki, SIEM çözümünün seçiminden yönetimine kadar her şeyi dış kaynağa bırakmak ne kadar doğru? Burada birkaç kritik riskin göz önünde bulundurulması gerekiyor.
SIEM Seçimini Sağlayıcıya Bırakmanın Riskleri
1. Vendor Lock-in (Tedarikçiye Bağımlılık Riski)
Managed SIEM sağlayıcısı, genellikle kendi uzmanlaştığı veya iş birliği yaptığı SIEM platformlarını önerir. Bu durum, şirketin uzun vadede sağlayıcıya bağımlı hale gelmesine neden olabilir. Sağlayıcıyla olan iş birliği sonlandığında, şirketin yeni bir platforma geçiş yapması hem maliyetli hem de operasyonel açıdan zorlu olabilir.
2. Yanlış Çözüm Tercihi
Her SIEM platformunun güçlü ve zayıf yönleri vardır. Sağlayıcının önerdiği çözüm, şirketin kendi ihtiyaçlarına ve altyapısına tam olarak uyumlu olmayabilir.
Örneğin: Şirketin bulut tabanlı operasyonlara odaklanması gerekiyorsa, seçilen SIEM çözümünün bulut uyumlu olması çok kritiktir. Yanlış bir tercih, şirketin operasyonel etkinliğini azaltabilir.
3. Özelleştirme Eksikliği
Managed SIEM sağlayıcıları, genellikle belirli bir çerçevede standart hizmetler sunar. Ancak her şirketin farklı güvenlik gereksinimleri vardır. Sağlayıcının seçtiği SIEM platformu, şirketin özel gereksinimlerini karşılamayabilir ya da gerekli özelleştirmeler yeterince yapılmaz.
4. Uyumluluk Problemleri
Finans, sağlık gibi regülasyonlarla sıkı bir şekilde denetlenen sektörlerde, şirketin uyum gereksinimlerini karşılamak için doğru SIEM seçimi yapılması gerekir. Yanlış bir platform seçimi, denetimlerde sorunlara yol açabilir.
SIEM Seçiminde Doğru Strateji Nedir?
SIEM seçimini tamamen Managed SIEM sağlayıcısına bırakmak, bazı kolaylıklar sağlasa da şirketin süreçlere aktif katılımı daha sağlıklı bir yaklaşım olacaktır. Aşağıda, bu sürecin daha başarılı yönetilmesi için bazı öneriler yer alıyor.
1. Şirket İhtiyaçlarının Belirlenmesi
Öncelikle şirketin güvenlik ihtiyaçları, uyumluluk gereksinimleri ve mevcut altyapısı detaylı bir şekilde analiz edilmelidir. Bu analizler sonucunda, SIEM çözümünden beklentiler netleştirilir ve sağlayıcıyla doğru bir iletişim kurulur.
2. Sağlayıcıyla Ortak Karar Verme
Sağlayıcının önerdiği SIEM çözümleri hakkında bilgi edinmek ve en azından 2–3 alternatif üzerinde tartışmak önemlidir. Bu sayede, hem sağlayıcının uzmanlığı değerlendirilir hem de şirketin ihtiyaçlarına en uygun çözüm seçilir.
3. Proof of Concept (PoC) Çalışması
SIEM seçimi yapılmadan önce, önerilen platformların PoC çalışması yapılması büyük avantaj sağlar. Böylece platformun şirkete uygun olup olmadığı test edilir ve uzun vadede yaşanabilecek olası sorunlar önceden tespit edilir.
4. SLA ve Hizmet Seviyesi Denetimi
Managed SIEM hizmeti alırken, Service Level Agreement (SLA) yani hizmet seviyesi anlaşmaları dikkatle incelenmelidir. Sağlayıcıdan beklenen raporlama, yanıt süresi ve performans kriterleri net bir şekilde tanımlanmalıdır.
Hibrit Yaklaşım: En İyi Yöntem
SIEM seçim sürecinde hibrit bir yaklaşım benimsemek, riskleri minimize etmek için en iyi yöntem olabilir. Bu yaklaşımda:
- Sağlayıcı ve şirket birlikte çalışarak en uygun SIEM çözümünü belirler.
- Şirket, sağlayıcının önerdiği çözümler üzerinde aktif bir rol oynar ve kendi ihtiyaçlarına uygun yapılar talep eder.
- Çoklu SIEM yönetimi veya farklı sağlayıcılarla esnek çözümler geliştirmek de alternatif bir yol olabilir.
Sonuç: Doğru Karar İçin İş Birliği Şart
Managed SIEM hizmeti almak, birçok şirket için operasyonel yükü azaltan ve maliyetleri kontrol altında tutan etkili bir çözüm olabilir. Ancak SIEM seçim sürecini tamamen sağlayıcıya bırakmak, bazı stratejik ve operasyonel riskler barındırır.
En doğru yaklaşım, şirketin kendi ihtiyaçlarını belirleyip süreçlere aktif katılması ve sağlayıcıyla iş birliği içinde bir karar vermesidir. Bu sayede hem uzmanlığın avantajlarından faydalanılır hem de uzun vadeli riskler minimize edilir.
Managed SIEM hizmetlerinde başarı, sadece doğru sağlayıcıyı seçmekten değil, aynı zamanda sağlayıcı ve şirketin güçlü iş birliği yapmasından geçer. Doğru yönetilen bu süreç, şirketin siber güvenlik seviyesini artırırken aynı zamanda uyumluluk yükümlülüklerini de eksiksiz karşılayacaktır.