Biz Türklerin Doğruluk ve SIEM ile İmtihanı

Ertugrul Akbas
5 min readMar 20, 2023

--

Konuya Prof. Dr Celal Şengör’ün bir tespiti ile başlayayım. Celal Şengör: Ülkemizin en büyük güvenlik sorunu, milletçe doğruyu söyleme alışkanlığımızın olmaması diyor.

https://www.youtube.com/watch?v=0gDJGNm-EIE

Aşağıda 2017 yılında Prof. Dr. Emre Alkin’in yaptığı bir tespiti var. Emre Alkin: “Türkiye’nin en büyük meselesi enflasyon değil bozulan ahlak” diyor.

https://www.cumhuriyet.com.tr/haber/emre-alkin-turkiyenin-en-buyuk-meselesi-enflasyon-degil-bozulan-ahlak-875816

Prof. Dr. Acar Baltaş “Türkiye’de rüşvetin yaygın olduğu bilinir ve herkes bundan şikayetçidir. Ancak şikâyet edenlerin büyük çoğunluğunun esas rahatsızlığı, kendilerinin de bu çarka dahil olmamasından kaynaklanır.” diyor.

Çetin Altan 2015 yılının başlarında Çınar Oskay’ın “Halk neden çok büyük tepki göstermedi yolsuzluk iddialarına?” sorusuna:

“Yolsuzluğu piyango gibi görüyor. Bana da çıkabilir diyor… Yolsuzluğun bitmesini istemiyor, yolsuzluktan pay almak istiyor” diye cevaplamıştı.

Prof. Dr. Arman Kırım “Mor İneğin Akıllısı” kitabında diyor ki:

“Ben ne zaman konferanslarımda belli tehlikelere işaret etsem, moral bozmak ile itham edilmişimdir. Bu deneyimlerim sonunda şunu öğrendim: eğer bu ülkede insanları etkileyen bir konuşmacı olmak istiyorsanız, zinhar gerçeklere değinmeyeceksiniz; sadece ve sadece onların duymak istedikleri güzel şeyleri söyleyeceksiniz, stratejilerini doğrulayacaksınız, ne kadar akıllı işler yapmakta olduklarını onaylayacaksınız.”

Bu benim de çok tecrübe ettiğim bir durum. Bizim kültürde atasözü bile var. “Doğru söyleyeni dokuz köyden kovarlar”.

Daha gerilere gidiyorum. 80 yıl önceye gideyim.

İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi Maliye Bölümü’nün, eski adıyla kürsüsünün kurucusu Hitler iktidara geldikten sonra Hitler Almanya’sından kaçıp Boğaziçi’ne sığınan alman öğretim üyelerinden biri olan Prof. Fritz Neumark’tır.

Prof. Neumark seneler sonra, Almanya Hitler faşizminden kurtulduktan sonra, ülkesine dönüyor ve dönerken de bizim gazetecilerle bir sohbet toplantısı gerçekleştiriyor. Bu toplantıda bir gazeteci de Neumark’a “bunca sene Türkiye’de kaldıktan sonra bu ülkeyi nasıl özetlersiniz?” gibi bir soru yöneltiyor.

Neumark’ın yanıtı son derece kısadır: “Negatif seleksiyon”. Yani Türkler hep en kötüyü seçer

Biraz da doğruluk ile ilgili imtihan yaşayan ve başına iş alan toplumlardan örnekler paylaşayım.

Bilgisizlik sözleşmesi: Bu kavramı, Güney Afrika üzerine araştırmalar yapan Melissa Steyn’in ülkede 40 yılı aşkın bir süre siyahlara kan kusturan Apartheid rejimine sessiz kalan sıradan Afrikalıların tavrını tarif etmek amacıyla kullanmış. Zulme ya da haksızlığa karşı çıkmayarak, destekleyerek değil ama sessiz kalarak onay ve imkân vermek mümkündür. Haksızlık karşısında susmak, zulüm karşısında susta durmak her ikisini yapanlara da eylemleri için fırsat vermek demektir.

Atalarımızın “sukut ikrardan gelir” sözü budur.

Bizim kendi toplumumuzla ilgili uluslararası raporlar ne diyor? Aşağıda iki örnek bulacaksınız.

AB Türkiye raporu, yolsuzluklar karşısındaki siyasal tavrı Türkiye Raporu-2022’de şöyle sergiliyor:

“Türkiye, yolsuzlukla mücadeleye ilişkin hazırlıklarda halen erken aşamadadır ve rapor döneminde ilerleme kaydedilmemiştir. Ülke, uluslararası yükümlülüklerinin gereği olan yolsuzlukla mücadele birimlerini kurmamıştır. Yolsuzluk davalarının kovuşturulması ve karara bağlanmasında siyasi ve usule aykırı nüfuz kullanımının sınırlandırılması için yasal çerçevenin ve kurumsal yapının iyileştirilmesi gerekmektedir. Kamu kurumlarının hesap verebilirliği ve şeffaflığının iyileştirilmesi gerekmektedir. Yolsuzlukla mücadele stratejisi ve eylem planının olmaması, yolsuzlukla kararlı bir şekilde mücadele etme iradesinin bulunmadığını göstermiştir. Avrupa Konseyi Yolsuzluğa Karşı Devletler Grubunun (GRECO) tavsiyelerinin birçoğu henüz yerine getirilmemiştir. Genel olarak, yolsuzluk hâlâ yaygındır ve endişe kaynağı olmaya devam etmektedir.”

2022 yolsuzluk algı endeksi: Türkiye, 180 ülke arasında 101. sırada. Son on yılda 48 basamak aşağı inmiş.

Peki bizim halk olarak bu rapor ve endekslerde hızlıca geri gidişe karşı tavrımız ne oldu? Bu son on yılda siber güvenlik, mesleği, yediği, içtiği, gezdiği her şeyi paylaşıp da bu 48 sıra geri gitme ile ilgili sessiz kalanlar memleketlerini ne kadar seviyordur?

Konu ile ilgili Almanya ve Rusya’dan iki söz

Almanların bir matematik formülü der ki: Eğer 1 Nazi ile aynı masada oturup ona karşı tek laf etmeyen 10 Alman varsa, masada 11 Nazi var demektir.

Stalin’e sürekli küfür ediyoruz, haklı yerde. Ama sormak isterim ki: 4 milyon ihbar dilekçesini kim yazdı?

Sergey Davlato

6 ay sonra unutacağız 9 şiddetine dayanır, yönetmeliklere uygun yapıldı diyenlerin binaları yıkılarken, yaptıkları binaları yıkılmayanların da dürüstlüklerinden dolayı müteahhitliği bıraktığını. Yaptığı binaları yakılmayanların bazıları ile yapılan röportaj ve haberleri aşağıdaki linkte bulabilirsiniz.

https://ertugrulakbas.blogspot.com/2023/03/depremin-hatrlattklar-ahlak.html

Bunları okuduktan sonra aşağıdaki sözleri değerlendirebilirsiniz.

“İyi ve kötü insana aynı değeri vermek doğru değildir…Bu suretle birinciyi iyilikten soğutur ikinciyi kötülük yolunda cesaretlendirirsiniz”
Hz. Ali

“Sakın insanın iyisi ile kötüsünü bir tutma. Çünkü bu eşitlik, iyileri iyilikten soğutur.”
Hz. Ali

“Kim bir kötülük görürse, onu eliyle değiştirsin. Şayet eliyle değiştirmeye gücü yetmezse, diliyle değiştirsin. Diliyle değiştirmeye de gücü yetmezse, kalbiyle düzeltme cihetine gitsin ki, bu imanın en zayıf derecesidir.”
Hz. Muhammed (SAV)

Tarihin çeşitli dönemlerinde toplumların bilerek ve isteyerek kötüde ısrar etmişliği vardır. Bu konu ile ilgili de iki örnek paylaşıp konuyu SIEM’e getireyim.

Bazı zaman dilimlerinde toplumlar ve toplumları oluşturan insanlar doğrulardan korkar. Barabbasları yeğleyen toplum, Kur’an’ın deyimiyle; ‘Kötülük Toplumu’.

Bu nasıl olur? diye soracaksınız. Lût kavminin Hz. Lût’a söylediği şu sözü Kur’an haber veriyor: “Çıkarın şunları kentinizden/yurdunuzdan. Bunlar temizlik ve dürüstlükte aşırı derecede titizlik gösteren insanlar.” (A’raf, 82; Neml, 56)

Buna benzer dönemlerden birini de Hz. İsa yaşamıştır.

Dört İncil kaydında da adı geçen Barabbas, Roma valisi Pontius Pilatus’un İsa yerine serbest bıraktığı suçluydu. O “namlı bir mahkûm” ve “hayduttu” (Matta 27:16; Yuhanna 18:40). Yeruşalim’de Romalılar tarafından hapsedilen Barabbas “kanlı bir isyan çıkarmış olan bir grup tutuklu” arasındaydı (Markos 15:7). Katil ve zalim bir haydut olduğu için, Romalıların Yahudiye Valisi Pontius Pilatus (ölm. 36) tarafından zindana atılmış, sonra da halkın isteğiyle affedilmiştir. Barabbas’ın zindan arkadaşı Hz. İsa idi.

Romalıların yerleşik geleneklerine göre; Fısıh bayramlarında, valiler zindandaki mahkûmlardan halkın istediği birini affederlerdi. Halk, Pliatus’tan İsa’yı değil, Barabbas’ı affetmesini istedi. Pilatus da isteğe uygun olarak Barabbas’ı serbest bıraktı. Yani halk; ışığın, aydınlığın, hak ve adaletin öncüsü İsa Peygamber’i değil, cinayet ve ırza tecavüzün temsilcisi Barabbas’ı tercih etti. İncil’in ilgili satırlarını okuyalım:

“Pilatus onlara dedi: ‘Ben, İsa’da hiçbir suç bulmuyorum. Fısıh’ta bir kişiyi salıvermekliğim âdetinizdir. İmdi ister misiniz ki, sizin için İsa’yı salıvereyim?’ Bunun üzerine bağırıp dediler: ‘Onu değil, Barabbabası salıver.’ Barabbas bir haydut idi.” (Yuhanna, 18/35–40; Markos, 15/6–15; Matta, 27/15–26; Luka, 23/13–25).

Sonuçta, halkın isteğiyle haydut Barabbas serbest bırakıldı, Hristiyanlara göre Hz. İsa çarmıha gerildi ama Kur’an ise orada çarmıha gerilenin Hz. İsa olmadığını söyler. İşte o iki ayet: “Halbuki onu öldürmediler, onu asmadılar da. Onlara İsa gibi gösterildi. Aksine, Allah onu kendine yükseltmiştir.” (Nisa, 157–158)

“Ey İsa, seni ancak ben öldüreceğim. Seni kendime yükselteceğim. İnkârcılardan temiz kılacağım.” (Âl-i İmran, 3/55)

SIEM konusuna gelince yaptığım yüzlerce bilgilendirmeden sadece son 10 yıldır logların canlıda durması meselesi bile hak ettiği ilgiliyi görmede. Binlerce arşivden dönememe, aradığını bulamama problemi örneği ortada olmasına rağmen. Ayrıca illa bir problem olması da gerekmezdi. Bizde bir söz vardır “Vakit nakittir” diye. Arşivden dönmenin ne kadar vakit dolayısı ile nakde mal olduğu da ortada.

Prof. Dr. Mahfi Eğilmez 2014 yılında bir makale yazmış. Konu ile ilgisini size bırakarak paylaşıyorum.

https://www.mahfiegilmez.com/2014/05/ahbap-cavus-kapitalizmi.html

Bu ülkede dürüst olmak başa beladır ama bu bela başımızın tacıdır.

Muhsin Yazıcıoğlu

Kur’an harikası olan ilahi ahlak, İslam diyarında çoktan gömülmüştür.

Sorbonne’da Türk Bayrağını Dalgalandıran Fikir Adamı: Nurettin Topçu ( Paris Sorbon Üniversitesinde “İsyan Ahlakı” anlamına gelen “Confirmisme et Revolte” adlı doktora tezini birincilikle bitirdi.)

Ben SIEM dedim siz iğneden ipliğe, oturduğumuz evlerden, yedeğimiz ekmeğe kadar konuyu irdeleyebilirsiniz.

Son olarak yukarıda yazdıklarımdan anlaşılacağı üzere doğruluk, açık sözlülük gibi özelliklerin zarar verdiğini bile bile bunları niye yazdığıma gelirsek

Doğruyu bildiği halde susana lanet olsun

Hz. Muhammed (SAV)

“Kim bir kötülük görürse, onu eliyle değiştirsin. Şayet eliyle değiştirmeye gücü yetmezse, diliyle değiştirsin. Diliyle değiştirmeye de gücü yetmezse, kalbiyle düzeltme cihetine gitsin ki, bu imanın en zayıf derecesidir.”

Hz. Muhammed (SAV)

Hatalı işlere karşı susmak yasaktır. O zaman konuşmak ibâdet sayılır.

Dr. Münir Derman (k.s.)

İsyanı olmayanın ahlâkı olmaz

Nurettin Topçu

Toplumsal bir haksızlık karşısında korkakça davrananlara katlanamam. Günümüzün sorunları ancak gözü pek ve köktenci bir kararlılıkla çözülebilir.

John Kennedy Toole- Alıklar Birliği

Kötülük karşısında susmak bizatihi kötülüktür. O zamanda konuşmamak aslında konuşmak, eyleme geçmemek eylemde bulunmaktır.

D. Bonhoeffer

Bir kötülüğe sessiz kalmak, onu yapmaktan daha kötüdür.

Plato

--

--

Ertugrul Akbas
Ertugrul Akbas

Written by Ertugrul Akbas

Entrepreneur,Security Analyst,Research.

No responses yet