Aynı Şeyleri Yaparak Farklı Sonuç Beklenmez

Ertugrul Akbas
3 min readFeb 6, 2021

--

Einstein’in meşhur sözüdür “Delilik, Aynı Şeyi Tekrar Tekrar Yapıp Farklı Sonuçlar Beklemektir”.

İlk 100 e üniversite sokamayan, adalet, hukuk endeksinde ilk 20 ye giremeyen, yolsuzluk endeksinde ise en önlerde olan toplumların gelişmek istiyorsa aynı yaptığı şeyleri değiştirmesi şarttır. Buna da insanlara verdiği değerle başlaması gerekir. Hangi grup insanın toplum için faydalı, hangi grubun ise bireysel çıkarları için faydalı olduğuna karar verip nesli ona göre yetiştirmeli, motive etmeli. Aşağıdaki değişik profilde insanlara örnekler vererek meramımı açıklamaya çalışacağım

Bir insan düşünün poğaça, pide üretiyor. Ukrayna'dan gelen un, Belçika’dan gelen çikolata, yabancı menşei olan endüstriyel mutfak yağı ve Rus doğalgazı ile poğaça, pide yapıp satıyor. İşleri de iyi gidiyor, bununla birlikte yolsuzluk endeksinde ise en önlerde olan toplumlarda vergi kaçırmanın da had safhada olduğu herkesin bildiği bir sırdır. Bu şartlarda bu insan 20–25 yılda yat, kat, çiftlik evi ne varsa dünya nimetleri adına elde ediyor. Üstüne üstlük siyasete bile yeltenip kendi başarılarını topluma onaylatıyor. Bu arada dolaylı olarak 1 milyon dolarlık ithalat yapıyor.

Diğer tarafta is uluslararası geçerliliği olacak seviyede bilgisayar eğitimi almış ve kendini yetiştirmiş bir başka insan profile. Bu da 20*25 yılda yut dışına uzaktan çalışarak 400–500 bin USD parayı yurda sokmuş birisi.

Eğer bu toplum bu ikinci profili yeni yetiştirdiği nesle rol model olarak vermezse aynı şeyleri yapıyor demektir.

Başka bir insan profili olarak da yabancı marka bir araç satan bir araç bayisini düşünün. Diğer tarafta ise o ilin sanayisinde ülkedeki araç üreticileri için küçük parçalar yapan bir atölye düşünün. İki işin getirisi 20 yılın sonunda 1 e 20 olmuş olmasına rağmen toplum 2. profili toplum için daha faydalı, saygı değer görmüyor ve yeni yetiştirdiği nesle rol model olarak vermiyorsa aynı şeyleri yapıyor demektir

Meramımı anlatabilmek için başka bir profil örneği ile devam edeyim. Bir bilişim firması düşünün, cirosunun %60–70 ini yurtdışından ithal ürünlerle yapıyor, ayrıca teknoparkta. Teknoparkta ürettiği ürünler ile elde ettiği 5 yıllık toplam ciro ise devletten aldığı AR-GE desteğinin (vergi muafiyeti, teşvik, destek, personel desteği) yarısı bile etmiyor.

Diğer tarafta ise hiç ithalat yapmadan ve cirosunun en az %10 unu ihracat yapan bir yazılım şirketi. Bu ikinci şirketin cirosu ilk şirketin 30 da biri olmuş olmasına rağmen toplum 2. profili toplum için daha faydalı, saygı değer görmüyor ve yeni yetiştirdiği nesle rol model olarak vermiyorsa aynı şeyleri yapıyor demektir

Son bir profil örneği ile meramımızı anlatmayı sonlandıralım

Bir öğretmen düşünün, devlet memuru olduğu için 2. bir iş yapamaz olmasına rağmen kanun ve yönetmeliklerin etrafından dolaşmanın yolunu bulmuş. Okul öğrencilerini dershanesine müşteri yapıyor , özel ders ve bu konu ile ilgili bütün gelir imkanlarını sonuna kadar kullanıyor. Diğer bir profil de kendini öğrencilerine adamış maddi, manevi doğruları, doğruluğu ve en iyiyi anlatmaya adamış. Bu 2. profildeki öğretmen 1. profil öğretmenin onda biri bile kazanamamasına rağmen toplum 2. profili toplum için daha faydalı, saygı değer görmüyor ve yeni yetiştirdiği nesle rol model olarak vermiyorsa aynı şeyleri yapıyor demektir

Toplum hangi rol modelleri üretirse yeni nesiller o modellere benzerler.

Değişmek, ilerlemek isteyen toplumlar aynı yaptıkları ve sonucundan memnun olmadıkları şeyleri doğruları ile değiştirmeleri şarttır.

Son olarak da yaptığımız işleri farklılaştırırken işin özünün ne olması gerektiğini kıssadan bir hisse ile anlatalım; Vakti zamanında bir padişah, ülkesinin en hünerli sanatkârlarını sarayında ağırlamak istemiş, En hünerli sanatkâra 5 kese altın vaat etmiş padişah, her bir yöreden yüzlerce sanatkâr icabet etmiş bu davete, herkesin ayrı bir hüneri varmış, ancak biri varmış ki o güne dek eşi benzeri görülmemiş bir yetenek sahibiymiş, iğne deliğinden bir ipi, bir atışta 10 metreden geçirebiliyormuş, hüner gösterme günü gelmiş, Padişah divanında adam geçmiş karşıya, İğneyi 10 metre ötede tutmuşlar, adam on metre beride, deliği nişanlamış, İpliği atmış, iplik iğne deliğinden bir seferde geçmiş. Padişah çok şaşırmış adamın bu yeteneğine, yanına çağırmış ve bu beceriye nasıl sahip olduğunu sormuş, adam padişahın takdirini kazanma hevesi ile “ta evvelden beri çok çalıştım hükümdarım! iğne deliğinden ipliği 10 metreden geçirebilmek için, çocukluktan beri gecemi gündüzüme katarak çok çalıştım.” demiş. Padişah emir vermiş adamlarına; “Tez bu yiğide 5 kese altın verile!” demiş. Adam çok sevinmiş sevinmesine ama padişahın devam eden sözüyle, sevinci kursağında kalmış; “Sonra da, sırtına 50 kırbaç vurula!” demiş padişah hiddetle, adamın korkudan dili tutulmuş. Konuşamıyormuş da “neden bu ceza?” diyen gözlerle padişaha bakıyormuş. Padişah demiş ki: “Söz verdiğim için, bu becerin sebebiyle, sana 5 kese altını veriyorum. Bu yaptığın ne sana, ne de insanlığa yarar sağlar. Gereksiz ve faydasız bir beceri geliştirmek için, boşa vaktini tüketmişsin. Sırtına 50 kırbaç cezası da bunun için! demiş.

--

--

Ertugrul Akbas
Ertugrul Akbas

Written by Ertugrul Akbas

Entrepreneur,Security Analyst,Research.

No responses yet